Dünya, “Büyük İstifa Hareketi”nden sonra, şimdi de “Sessiz İstifa”yı konuşmaya başladı. Yani, bağırmadan, isyan etmeden, haykırmadan, sessizce, elini eteğini işten çekme durumu. Bir nevi ön istifa, bir çeşit protesto, bir vazgeçiş. Belki de bir sessiz çığlık! Sadece gençliğin değil, sanayi devriminden bu yana, ağır çalışma şartlarının ve hızla gelişen teknolojinin yarattığı yoğun sisin içinde kaybolan, pandemiyle birlikte kendi varlığını, yaşamdan beklentilerini fark eden, hipnotik bir uykudan uyanan insanın çığlığı! Yeniden insan olmak, “BEN”den “BİZ”e dönmek isteyen, kendini bulmak, kendi istediği hayatı yaşamak, yaşamdan zevk almak isteyen insanın çığlığı...

Devamını Okuyun  

Birkaç dakika içinde hiç tanımadığımız, gerçek olup olmadığını bile bilmediğimiz kişilerle arkadaş ya da düşman oluyor, örgütleniyor, doğruluğundan emin olmadığımız onlarca bilgiyi yüzlerce insana yayıyor, toplumları ayağa kaldırıyor, tarihi yeniden yazıyor, dünyayı kurtarıyoruz. Don Kişot misali çarpışıyoruz yel değirmenleriyle, kendimizi önemli ve değerli hissetmek adına. Sosyal medyanın birkaç cümlelik kotaları yetmiyor derdimizi anlatmaya; sınırları genişletmenin yolları arıyor, ardışık numaralı ‘’flood’’lardan medet umuyor, bir fotoğraf ahvalimizi yeterince anlatamazmış gibi altına da onlarca kelimelik açıklamalar yazıyoruz. Uzun lafın kısası, her zamankinden daha çok konuşuyoruz! Ama hala anlaşamıyoruz! E hani insanlar konuşa konuşa anlaşırdı?

Devamını Okuyun  

2021 yılının ilk çeyreğinde, pandemiyle birlikte artan tükenmişlik hissi ve kişisel sorgulamaların neticesinde, çalışanların kitleler halinde ve kendi istekleriyle işlerinden ayrılması ile başlayan, ABD’den tüm dünyaya yayılan Büyük İstifa (Great Resignation) Hareketi, yapılan son araştırmalara göre Büyük Pişmanlık (Great Regret) Hareketine dönüşmek üzere.

Devamını Okuyun  

Giderek otomatikleşiyor hayatlarımız. Artık sadece rutinleri devam ettirmekle kalmıyor, mümkünse hiç düşünmeyelim diye akıllı telefonlara, uygulamalara teslim ediyoruz kendimizi. Teknoloji bizim için adımlarımızı saysın, su içmeyi hatırlatsın, gideceğimiz yere götürsün, hangi restoranda yiyeceğimizi söylesin istiyoruz. Korkuyoruz ara sokaklarda kaybolmaktan, yeni keşifler yapmaktan, başka hayatlar olduğunu görmekten ve kendimizle yüzleşmekten. Hepimiz aynı olduğumuzda ve aynı davrandığımızda dünya çok sıkıcı olmuyor mu sizce de?

Devamını Okuyun